Uzm. Dr. Harun Erdem

WhatsApp Image 2024-05-09 at 21.32.35.jpeg

Uzm. Dr.
Harun Erdem

Her bireyin benzersiz ihtiyaçlarına odaklanarak, kapsamlı bir değerlendirme ve etkili tedavi planlarıyla hastalarıma destek sağlıyorum.

Randevu Al

Hakkımda

Çocuk ve Genç Psikiyatri hekimiyim. Genç ve Erişkin terapileri yapıyorum.

Ege Üniversitesinden mezunum. Sırasıyla Diyarbakır Bismil Devlet Hastanesi, Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Iğdır Devlet Hastanesi ve son olarak Ödemiş Devlet Hastanesinde çalıştıktan sonra şimdi kendi muayenehanemde hasta kabul ediyorum. Bir dönem de üniversitede ders verdim, eski öğrencilerime selam göndermek istiyorum.

Üniversite sınavında yeterli puan almadığımı düşünen babamla barışmak için tıp fakültesini tercih ettim. Mezun olup TUS sınavında derece yaptığımda ise tartışma çıkardım ve çok istediğim psikiyatri uzmanlığını seçtim. Babamla da aram iyi, sadece laf sokma fırsatını kaçırmıyorum. Buradan Freud’a da selam gönderiyorum.

On iki yaşında bir köpeğim var; geçen sene de on iki yaşındaydı... artık saymıyoruz. Adı Echo. Aynı isimde kurduğum bir kitap kulübüm var, ilgilenenleri bekliyorum. (@ekokitapcemiyeti)

Hikaye dinliyorum, hikaye yazıyorum. (@uzm.dr.harunerdem)

Kolay Randevu

Takvim uygulaması üzerinden hızlıca randevu alabilirsiniz! İşte nasıl yapacağınız:

Takvimi Gözden Geçirin: Aşağıdaki takvimde müsait olduğum günleri ve saatleri görebilirsiniz.
Uygun Zamanı Seçin: Sizin için en uygun tarih ve saati seçin.
Bilgilerinizi Girin: Kısa bir form doldurarak randevunuzu oluşturun.
Onay Maili: Randevunuz onaylandığında size bir onay maili göndereceğim.

Sorularınız olursa ya da yardıma ihtiyacınız varsa, lütfen benimle WhatsApp üzerinden iletişime geçmekten çekinmeyin.

Sağlıklı günler dilerim!

Practice Areas

Uygulamalar

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

DEHB, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve dürtüsellik gibi belirtilerle karakterizedir ve genellikle çocukluk döneminde başlar. Günlük yaşamı etkileyebilir.

Depresyon

Depresyon, sürekli üzüntü, umutsuzluk ve ilgi kaybı gibi belirtilerle karakterizedir. Günlük işlevselliği ve yaşam kalitesini etkileyebilir.

Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları, yeme alışkanlıklarında anormal davranışlar ve düşüncelerle karakterizedir. Bunlar, beslenme ve vücut imajı ile ilişkili olabilir.

Okul Sorunları

Okul sorunları, öğrenme güçlükleri, davranış problemleri veya okula uyum sorunları gibi öğrenme ve sosyal çevreyle ilgili zorlukları ifade eder.

Otizm Spektrum Bozuklukları

Otizm spektrum bozuklukları, sosyal etkileşim ve iletişimde zorluklar, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi veya aktivitelerle karakterizedir.

Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete bozuklukları, aşırı endişe, korku ve gerginlik hisleriyle karakterizedir. Fiziksel semptomlar da içerebilir ve günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir.

Davranım Bozukluğu

Davranış sorunları, uyumsuz, saldırgan veya dikkatsiz davranışlar gibi sorunlu davranışları içerebilir. Bu tür sorunlar genellikle çocukluk döneminde başlar.

Uyku Problemleri

Uyku problemleri, uykuya dalmada zorluklar, uyku sırasında kesintiler veya yetersiz uyku alımı gibi uyku ile ilgili sorunları içerir.

Öğrenme Güçlüğü-Disleksi

Öğrenme güçlüğü veya disleksi, okuma, yazma veya matematik gibi belirli becerilerde zorluk yaşama durumudur. Bu durum, bireyin akademik performansını etkileyebilir.

Panik Bozukluk

Panik bozukluk, ani ve şiddetli panik atakları ile karakterizedir. Kişi panik ataklarından korkabilir ve bu durum günlük yaşamı etkileyebilir.

Sınav Kaygısı

Okul sorunları, öğrenme güçlükleri, davranış problemleri veya okula uyum sorunları gibi öğrenme ve sosyal çevreyle ilgili zorlukları ifade eder.

Bipolar Bozukluk

Bipolar bozukluk, ruh halindeki aşırı iniş çıkışlarla karakterizedir. Kişi bazen aşırı mutluluk yaşarken, diğer zamanlarda derin bir üzüntü ve umutsuzluk içinde olabilir.

Psikodelik Öyküler

Av Yasağı

Gece canımın içine tak etti o anda. (Kendi) huzursuzluğuna alışkın karım ona dokunmak istediğimde yer yatağı yün döşekte bir karış geri kaydı.
Az ev kaldı köyde, köyde küçük büyük başıyla hesaplasan adam başına seksen mal düşüyordur. Zor iş. Gençler kaçtı. Ben şikayet etmem yüz tanesini ver bana tek başıma güderim. Epey dincimdir.Yaşımı da göstermem.

Yün döşekler yılda birkaç kere açılıp silkelensin tozlardan akarlardan arınsın, hava alsın isterim.Hiç olmazsa onlar yerime nefes alsınlar. Kaşındırıyor yoksa beni yün yorganlar. Yattığım yerden şikayetçi değilim ben şükür etmeyi bilirim.

Bütün gün ayaktayımdır; simit satan gizli bir ajan, oynak taksimetresiyle tehlikeli şerit değiştiren taksi şoförü, notları epey düşük olmakla birlikte dünyanın işleyişine başkaldıran bir öğrenci gibiyim. Gündüz düşlerini ise hiç bir şekilde kurmadım ben, kabul ben hiç şehirde yaşamadım.

Ekinler yeterince sararsın tane tutsun diye bekleyen benim, yağmuru da ben bekliyorum hasat vakti yersiz yağmurlarda da benim canım sıkılıyor. Benden çok kim hak ediyor yatmayı. O İsmail pezevengi mi?

Terleye terleyip kötü rüyalarla, kötü rüyalardan silkinirim ben günden önce, gün ağarmadan keçi koyun saçları tıkılı yün bir tabutun üzerinden önce ben kalkarım. Benim kabir azabım kaşınmak, kaşınarak kalkarım.

Öleyaza bilirim ben dünyayı. Dünyanın yükü uyandığımın ilk destesinde reçinesi bulaşık çam kavı gibi çöker bel çukuruma sağlı sollu, tutuşmak için bir kıvılcıma bakar dururum. Ama hiç alev almadım ben, ben öyle bir insan değilim. Yatmasını ben, ben kalkmasını bilirim.

Karım bütün bunları anlamıyor. Bütün gün yatan biri marş etmeyi ne bilsin. Çapa yapmaz, hark etmez, kendini kapatmasını bilir anca kapatamadığı mantının aksine. Aç geziyorum. Ruhum aç, karnım aç.

Dokunmak istedim o akşam yatakta kendisine kaşınır gibi yaptım önce aslında gerçekten de kaşınmıştım, elimi kalçalarına doğru attım, karım esaret altındaki bir tilki gibi karış ölçüsünde benden kaçtı.
Edited · 8w
ikisekizikiyedi's profile picture
...hikayenin bir yerinde İsmail'e inen kurban benmişim meğer diye bir aydınlanma yaşıyormu merak içindeyim.
8w1 likeReply
tubagulamber's profile picture
Belki de iki kişilik bu tabut. Karım da öylece yatıyor. Ölü gibiyiz işte. Mesafe hep aynı, ben ne kadar yaklaşsam o kadar uzaklaşıyor, mesafe aynı olunca hiç hareket etmemiş oluyoruz. Ölü gibi işte. Sonra kalkınca o tabuttan, yeniden dünyaya gelmiş gibi de olmuyorum. Sanki lanet gibi, son günümü tekrar yaşamaya uyanıyorum. Kimbilir kaç güzdür böyle? Herşey aynı, açlık yer etmiş her yerimde, bu yüzden boş bakış, bu yüzden boş laf.. boş .. gidenlerin evleri gibi, bahçeleri gibi boş. Nefes duvarın harcıdır. Nefes kesilince çöker duvarlar çatılar.. boşalınca çöker. Miden boşsa bacakların çöker, gözün sözün boşsa ruhun çöker. Ne olacak bana, onca ekine onca mala ne olacak? Neden var ki zaten hepsi?

14 Mart Tıp Bayramı

Arka planda cesaret kırıcı sesler işitiyorum. Sorsan ne diyorlar bilmiyorum. Bilirsiniz sizi habire eksilten cinsten sesler. Eciniler işte. Davul zurna çalıyorlar kulağımın dibinde. Kafamı toplamam lazım kahve içmeye karar veriyorum.

Filtre kahve makinasına Türk kahvesi koymuşum. Aslında bu ne gibi sonuç verir bilmiyorum. Duvardaki saati söktüm dün gece. Kahvenin tadı leş, geç bir saat kahve için. Aklıma geliyor: “ Geç olmuştur kesin, ben zaten zamansız şekilde kahve sevmiyorum.”

Pahalı, usta işi masama oturuyorum. Yazasım var. Afili bir kelime arıyor zihnim: “ Bana bir kelime lazım.”

Bir “isim” olsun. İnsana koyulmayacak cinsten bir isim. Mümkünse arkadaki sesleri bastıracak kadar örtücü, ötücü bir ses olsun: “ Gündüzperçemi.” Uyuya kalıyorum.
………..
Tekrarlayan bir rüyam var. Uyanıkken bile görürüm :

Meğerse gururum, hayata karşı istencim karşı koyamayacağım bir şekilde kırılmış. Hiç bir iddiam kalmamış hayattan. Gene de yaşamak istiyormuşum.

Dileniyorum işlek sokaklarda. Eş dost görüyor. Tek onlar bozukluk atmıyorlar, görmezden geliyorlar. Ben ama bir suçum olmadığını biliyorum.

En önemlisi rüyada arkadaki tüm sesler susmuş. El açıyorum, kulaklarım rahata ermiş. Oh çekiyorum. Sevdiğini öperken önce bir koklar içine çekersin sonra sesli bir öpücük verirsin ya öyle derin bir ohh!!.

Gece oluyor ezberlediğim bir kuytuya kartonumu seriyor uzanıyorum.Yastığım ve köpeğim yanımda. Düşte olsa vazgeçemiyorum ikisinden. Bir düşe gerçeklik lekesi sürmek günahı tek günahım. Affedilir geliyor.

Olsa olsa en çok masamı özlüyorum. Kabussuz, anasının gözü bir uyku uyuyor gözlerim. Ohhh!
……..

Dalmışım masada. Kendimi kaldırdım:

“ Yerime yat.” dedim. Yatakta asla yatmayacağımı biliyorum uzun zaman oldu bir yatakta yatalı, balkondaki divana götürdüm bende kendimi. Yastığımı başıma koydum. Köpeğim başucuma kıvrıldı.

Sabah oldu, gündüz doldu gözlerime. Uyandım aklımda bir kelime.

Tıp bayramın kutlu olsun.

İlişkisel İki Monolog

1-A: Bana öğrettiklerini kullanıyorum. Çamaşır astığımda evin içine nemden kokmasınlar diye bir camı ucundan aralıyorum. İnsanlara daha çok selam veriyorum ve artık pot kırdığımında daha farkındayım. Özür diliyorum. Kardeşimi daha çok arıyor, hayatı daha renkli görüyorum.

2-B: Açtığın yaraları söylemeden geçemeyeceğim.Yanlış yapmış olsam bile bana olan tavrın tüm haklılığını aldı götürdü. İyi bir şarabı ve ya kahveyi, iyi bir kitabı, iyi bir yemeği, iyi bir seyahati ve nezaketi senden öğrenmiş olabilirim. Ama ne az senin kadar becerikliyim.

3-A: Biraz içime kapandım. Arkadaşlarım öyle söylüyor. Kendime güvenimi yeniden kazanmaya çalışıyorum. Kimseye seni kötülemiyorum. Arada birileri ile görüşüyorum. Pek yolunda gitmiyor.

4-B. Seninle zihnimde konuşmak bile zor geliyor. Eminim şimdi masumu oynuyorsundur.

Ayrılık da ilişkiye içkin. İlişkideki alma verme dengesi bozulduğunda ayrılığın yeri geliyor. Yeri geliyor en içten birliktelikler bitiyor. Ayrılıkta bile yükler eşit paylaşılmıyor.

Metin karşılıklı bir diyalog değildir. Peki hangisi erkek, hangisi kadın ? ( sadece bu kadar ile kalmayın lütfen) Hangisi sizi etkiledi. Diyalog bile olmayan bu iki düşünce akışı içinde bile bir tür manipülatif tavır olabilir mi ?

Yorumlamak için yorumlarınızı bekliyorum.
Edited · 14w
perihanozkilicc's profile picture
1.Bir kadın ve ilişki içinde partnerinden olumlu etkilenmiş.2. Bir kadın, ilişkide partneri tarafından manipüle edilmiş ve bunun farkında değil. Ki n'apsın bazısı öyle profesyonel ki anlamak yıllar sürebiliyor. 3 ve 4 Kadın veya erkek olabilir. Manipülasyona mağdur kalmış ve bunun farkında. Yolun sonuna yaklaşmış, bu bilinçle , bu ilişki devam edemez.
13wReply
emeldemeter's profile picture
1 erkek çamaşır asmayı bilmez çünkü
13wReply
_banuoktem_'s profile picture
Ayrılık da sevdaya dahil, ayrılanların her biri ne kadın ne erkek aslında... şiirden yola çıkarak vermek istedim cevabı. Duygunun cinsiyeti olmaz belki ama ifadenin cinsiyeti oluyor bazen. O da yetiştiğin aileye, içine çektiğin nefese, aldığın eğitime, okuduğun kitaba göre değişiyor. Her cümle bana, her cümle sana ait olabiliyor. Ruhunun ne kadar savaşçı, ifadelerinin ne kadar kırılgan olduğuna bağlı olarak...
13w1 likeReply
nesliandnesli's profile picture
Soru çeldirici. Sanki A lar erkek B ler kadın gibi bir hissiyat yaratılmış ve bunu düşündürmeye sevk edilmiş. çünkü hep akılda olan şeyler cinsiyet rolleri kadın evin işini gücünü çamaşırını öğretir erkek yeni birilerini tanıma isteği duyar başarısız olur, kadın erkeğin hep haklı olma masum olma çabasından şikayet eder ve erkeğe olan kizginligindan empati kurmak bile istemez bencilliginden dolayı hakli taraflarını bile söylemek istemez gibi bir izlenim oluştursa da roller bazen bukadar basit dağılmıyor, iliskilerde içiçe geçmiş karmasalar yaşanır hepsi ayrı degerlendirilmelidir. Duygularimiz bazen A yı da soyler B yi de. Kadın veya erkekten önce duygularinin tadi ayni olan insanlarız hepimiz. Manipülatörlüğe gelince hangimiz olmadik ki?

Cimri ( Kurgusaldır )

Çok geçti üzerinden tam hatırlamıyorum. Sarışın bir sekiz Ağustos gecesi ve ayın ikinci pazartesisi idi sanırım.

Terliyorum, günahlarım dökülüyor sırtımdan dizlerime döne döne. Kuran kursunda hocanın dedikleri aklıma geliyor:“ Cehennem aslında dondurucu bir yerdir yangının dışında cehennem; aynı zamanda .” (Bilerek mi devrik cümle kullanıyor bu hoca sanki bana Cemal Süreya)

Hoca Akdeniz sıcaklarıyla beter olamayan varsa eğer o birkaç müslümana sesleniyor ama açığa satış yapan hoca uzun vadede beni de satın alıyordu. “Biraz esecekse cehenneme gideyim.” diye içimden geçirdim ve babama döndüm “Baba” dedim. “Ne olur bir klima alalım .”

“Klima değil sorun oğlum, elektrik pahalı” dedi. Suçlu elektrikti ve vantilatör önerisi de anında veto yedi. Dönen her şey elektrik harcar. Babam elinden gelse bir mevleviyi bile fişten çekerdi.

Televizyon dahi hararet yapıyor tam çekmiyordu, ayağa kalktı babam ve gitti yanına “Kaç sene oldu bunu alalı?” diye sordu önce. Cevap beklemeden babam tüplü televizyonun yanaklarını avuç içlerinin arasına aldı bir süre bekledi. Kıskandım o zaman televizyonu. Ateşli iken elinin dışı ile dahi olsa alnımı yoklamayan babam : “Yorulmuş bu sıcacık” dedi. Sıcak yeterince keyif kaçırmıyormuş gibi doğallıkla söyledi, doğrusu doğal bir insandı babam.

“Hem pek izlediğimiz de yok hem elektrik harcıyor.” döndü: “ Terlersiniz tabi”. “ Ders çalışırsınız hem.” dedi sarışın bir sekiz ağustos akşamı televizyonu kaldırırdı. Çok enteresan bir dokuz Ağustos sabahı eve bir vantilatör getirdi.

Alma verme dengesi içinde nereye koymak gerekir bunu yıllar sonra bile bilemiyorum.

Pervane ama iyi gelmişti, pervaneye pervaneydik, kendisini baş ucumuza koymuştuk. Etki alanından çıkmıyor o üfledikçe suratımıza, biz huşu içinde o pleksiglas sesle vecde geliyorduk. O an anladım: hocalar neden okuduktan sonra üflüyor, Tanrı neden çamurdan suret verdiği ademe bir ruh üfledi. Ama babamı anlayamamıştım. Sadece rakamlarla değil hayatla pazarlık ediyordu sanki.

Bir lükstür ele geçirmişti bizi. Babamsa bu rüzgara kapılmadı. Gururluydu da doğrusu. “Benim ihtiyacım yok.” dedi ve bu yeni tarikatın üyesi olmayı reddetti.

Terlikler ve Özür Dilemek ( Kadın)

Bir rüya gördüm. Rüyamda sen bana: “Başka bir şekilde anlatayım o zaman.” diyordun. Sakin bir şekilde, “Anlat, tamam.” dedim. Etrafına bakındın panikle: kirli bir gözlüğe, ağzı kapatılmadan yarısında bırakılmış kola şişesine, ikisi birbirinden farklı (biri mavi biri lacivert) çoraplarına baktın. İlk seferinde de olmamıştı sen farklı bir şekilde de anlatamadın. Benim bağırarak cevap vereceğimi düşünmüştün hazırlıksız yakaladım seni. Lafa bak.

Kapıyı açtım tam karşımdasın, senin ettiğin lafa bak : “Başka bir şekilde anlatayım?” demiyor musun?

Böyle afalladığında ne sevimli oluyorsun. Yüzünde beni kaybetmek istememenin yarattığı çizgilerini görüyorum. Kıvrılıyorlar sen yaşlandıkça cizgiler, sen de ben sana eziyet ettikçe kıvranıyorsun. Bunu düşünüyorum. Zil çalıyor tahmin ettiğim vakit, sen geliyorsun. Bunu düşünüyor ama şunu söylüyorum:

“Ne Seddülbahir ne Peloponez gördü böyle eziyeti. İskender’e karşı çıkmadı generalleri bu kadar, enflasyon bile kimseyi ezmedi bu denli. Değerimi kaybediyorum, ağzı çelikten zırhlılar ateş kusuyorlar bana, ittifaklarım bozuluyor, dünya düşman oluyor bana, sen yenildin diye ben neden yenik sayılıyorum? Yalnız kalacaksam eğer neden senleyim adam?”

Ne diyeceğini bilmemenin verdiği cesaretle devam ediyorum:

“Eline üç beş para sayıp sürgüne göndermek istiyorum seni. Bir kürek mahkumu ol, zindan taşların rutubet tutsun, düzün tersine dönsün, prangaların ile birlikte gittikçe ağırlaşsın ellerin, ellerin belden aşağıda kalsın, bir daha elin kalkamasın bana, yürüsün ayakların kısa adımlarla, koşama. Ama harçlığın da olsun cebinde. Mutlu olma, aç da kalma.”

Çıkmış gelmişsin, bıçaklayacaklarmış neredeyse seni:

“Diş macunu lekesi var gömleğinin kolunda. Yaşamayı bilmiyorsun. Seni çok özlüyorum.”

Çocuk suratın üstüne başına sinmiş dinliyorsun beni:
“Nasıl anlatsam, sanki üstüne bir beyaz atlet giymişsin. Altına da üçgen bir don. O kadar anlamsızsın. Tek terliğin eksikti. Onu da bulmuşsun.”

Konuşmadığında seni daha çok seviyorum. Seni affediyor ve bütün bunların bir rüya olmamasını diliyorum.

Psikodelik Hikayeler- İlişkisel Serinin Son Hikayesi ( Çocuk) Evden Çok Uzaklaşmadım

Ödevimi yapıyordum, o duygu gene tuttu beni; sıska ayak bileklerim o duygu geldiğinde huzursuzlanır, hareket etmek isterim. Hiperaktif değilim. Dünyanın vasat gerçekliği bana yetmez ve tüm iyi hikayeler gibi bir yol hikayesi, yolda yeni insanlar tanıdığım bir macera, ejderha olmasa da en azından bir tilki ararım.

Sıra sıra zihnim dağılır, dikkatim iyidir aslında; ne anlatıyordum evet o gün nefis bir tilki görmüştüm. Eski hikayelerden tanıyan olabilir beni. Nezaketsizlik ettim bu arada kendimi tanıtayım. Adım Ediz. İyim, ikinci sorunuza cevap vereyim hayır ben büyüdüğümde ne olacağımı bilmiyorum. Lütfen bundan sonra hiçbir çocuğa da bu soruyu sormayın. Tembel bir yetişkin olduğundan daha fazla bir şeyi kanıtlamıyor bu soru. Farketmişsizdir ara sıra sinirlenebiliyorum. Dinliyorsan devam ediyorum:

Ödevimi yarım bıraktım. Tüm sıfırları üstünde bir milyon eder kağıt parayı cebime attım. Üşümeyeyim diye atlet giydim içime, atletimi donuma sıkıca sokuşturdum, burnu açılmış ayakkabılarımı geçirdim ayağıma ve doğaya doğru, doğa derken çaldındığından geriye kalan, apartmanımıza müstakil imar barışı bekleyen boş araziye doğru yola çıktım.

Dağ kekiklerine basıyordum. Kekik nimet sayılır mı ? Nimete bastığım için Allah ceza yazmasın diye bildiğim duaları hocadan duyduğum gibi genizden okudum.

Yeşil kalsit dolu bu tepeye, aldım verdim adımları ile çıktım. Yorulduğumda yokuşta kalan bir araba numarası yaptım. Bağdaş bağladım bir tekesakalının önünde. Bir maceraya çıkmıştım ama evden çok uzaklaşmadım, annem beni özler.

Nefis bir tilki gördüm, eve döndüm.

Beni Aklında Tut

Annemden çaldım parasını, plastik bir top aldım mahalle bakkalından. İki takım olacak elbet. Topun parasını ben verdim ya ilk adamı seçme hakkı benim. Seni seçtim. Ters ayaksın. Sen biraz abandın topa; sanki gol olmasa ne olacak? Bak, alnımın ortasına geldi. Ne acıttı o kauçuk top. Halbuki senin takımındaydım. Kafan yük olduğunda, "aldım verdim" den sonra en son seçildiğinde takıma, acıdığında kafan, yükse o ara beni hatırla.

Üttüm ben neyse ki birkaç saf veledi sonra. Mecburdum. Annemin havluların altına gizlediği cüzdanından çaldığım parayı geri koydum. Annem ertesi sabah bana liralar uzattı: “Git bunla iki top dantel ipi al, örüp sattıktan sonra parasıyla sana bisiklet alacağım.” Çıkrıklarda, dişlilerde, vites attığında, iki tekerleğin dengeni sağlamaya yetmediğinde, iki teker de ben olurum. Yeterki beni hatırla.

Ben bilmem tığ işi. Ama seni ilmek ilmek işledim. Her attığım düğüm aklımda. Demiyorum bu çok bir şeydir. Modası, modam geçti; satsan beni, benden bisiklet alınmaz şu zamanda. Sen ederime bakma anısı varmış gibi tut beni aklında.

İlişkisel Diyolaglar- Kendi İçene Çökmek

( Zihin egzersizi yapalım. Nedenleri ile hangi diyalog erkek, hangisi kadın ? Yorumlara bekliyorum.)

1: Kıyamet koptu bizim için. Güneşimiz diye bildiğimiz ilişkimiz demirden bir çekirdek oluşturdu, taşıyamadık sonra, sonrasında sırası gelen oldu ve biz kendi yerçemimizden kendi içimize çöktük. Kalmadı yıldızlık falan. Milyar yıllar birkaç saniyede püf oldu.

2: Bir sarılsak her şey geçecek.

3: Abartmayı seviyorsun. Kendi başına bir kitabı ezberliyor, bildiğini söylüyor, içinde kara bir delik açıyorsun. Işık bile senden kaçamıyor, yutuyorsun kelimeleri de. Üzgünüm ama zırvalıyorsun.

4: Bir sarılsak her şey geçecek.

5: Yemek yiyor musun ? Komik diziler izliyor musun? Göneniyor mu yüreğin ? Kendinden üstün bir şeye inanıyor musun ? Hala çok biliyor musun her şeyi ? Altını çizdiğin şeyleri paylaşacak birini bulabiliyor musun ?